YASA TANIMAZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

YASA TANIMAZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Din Şurası Olağanüstü Toplantısı’nda alınan kararla, ülkede din eğitimine ve din hizmetlerine katkıda bulunan yaklaşık 30 sivil toplum örgütü ve cemaatle ‘FETÖ’ ve IŞİD hakkında görüşmeler yapan Diyanet İşleri Başkanlığının bu görüşmeleri tamamladığı ve Diyanet İşleri Başkanının bu örgütlerle tekrar şahsi olarak görüşeceği medyada haber olarak yer almıştı.

Diyanet’in şimdiye kadar görüştüğünü açıkladığı tarikat, cemaat, gruplar ve kişiler:

Risale-i Nur Cemati: Yazıcılar Grubu (Hayrat Vakfı),

Nesil Grubu,

‘Okuyucular’ olarak bilinen Kurdoğlu Grubu,

Hizmet Vakfı Grubu,

Meşveret Grubu,

Med-Zehra Grubu,

Zehra Grubu,

İhlas Nur Grubu,

Arslanbey Eğitim ve Kültür Vakfı,

  1. Hilmi Tunahan Cemaati,

Mustazaflar Cemiyeti,

İhvan Cemaati,

Medrese Alimleri Vakfı,

İlim Yayma Cemiyeti,

Cerrahi Tekkesi ve Kubbealtı Grubu;

Nakşibendi Tarikatı: İskender Paşa Cemaati, İsmailağa Cemaati, Menzil Cemaati,

Norşin’de Şeyh Nurettin Mutlu, Şeyh Abdülkerim Çevik ile Şeyh Alamuddin, Şanlıurfa’da Şeyh İzettin Aksan, Erzincan’da Şeyh Muhammed Nayır;

Süleyman Efendi cemaati,

Mustazaflar Cemiyeti,

İhvan Cemaati,

Ensar Vakfı.

Medyada yayınlanan bu haberden sonra aklıma “Tekke Ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine Ve Türbedarlıklar İle Birtakım Unvanların Men Ve İlgasına Dair Kanun” geliyor. Kanunu buluyor ve okuyorum. 

Kanun Numarası: 677

Kabul Tarihi: 30/11/1925

Madde 1- Türkiye Cumhuriyeti içinde, gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak (mal sahibi olarak) şeyhin yönetimi altında gerekse başka şekillerde kurulmuş bulunan tüm tekke ve zaviyeler; sahiplerinin, diğer şekillerde haklarını kullanarak sahiplenmeleri devam etmek üzere tamamı kapatılmıştır.  Bunlardan, yasal düzenlemelere uygun olarak, cami veya mescit (küçük cami) şeklinde kullanılanların faaliyeti sürer.

Genel olarak tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, naiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve bilinmeyenden haber verme ve isteğine kavuşturmak amacı ile nüshacılık (yazılı muska) gibi unvan ve sıfatların kullanılması ile bu unvan ve sıfatlara ait hizmet görmek ve/veya kıyafeti giymek yasaktır. (Yukarıda yazılı sıfatlar, tarikatlarda çeşitli görevler alanlara verilen sıfatlardır)

Türkiye Cumhuriyeti içinde, sultanlara (padişahlara) ait ya da bir tarikata veyahut çıkar sağlamaya yönelik olanlarla tüm sair türbeler kapatılmış türbedarlıklar kaldırılmıştır. Kapatılmış olan tekke ve zaviyeleri ya da türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden kuranlar veya tarikat ayini yapmak için geçici bile olsa, yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar ya da bunlarla ilgili hizmetleri yapanlar veyahut kıyafetleri giyenler, üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere para cezası ile cezalandırılırlar.

Ek Madde: (Kanun No:5438/1, Kabul T. 10/6/1949)

Şeyhlik, babalık ve halifelik gibi, mensupları arasında baş durumda bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka , bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası  ile cezalandırılırlar.  (Sürgün cezası 13/7/1975 tarih ve 647 sayılı Cezaların Infazı Hakkındaki yasanın geçici 8. maddesi ise kaldırılmıştır)

Madde 2- Bu yasa yayımı tarihinden geçerlidir.

Madde 3- Bu yasanın yürütülmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

1982 Anayasasının 174 ncü maddesi ile korumaya alınmış Devrim Kanunlarından biri olan bu kanundan da açıkça anlaşılacağı gibi yukarıda STÖ olarak adlandırılan bu toplulukların kullandıkları adları ve kişilerin isimlerini başında ki unvanları yasaklanmış tarikat ve cemaatlerdir.

Anayasayı ihlal ederek, anayasal suç işleyerek anayasayı değiştirmek isteyenler ve bu konuda değişiklik teklifini TBMM den geçirerek referandum yolunu açanların izinden giden bir DİB yasal olmayan tarikat ve cemaatlerle terör örgütü İşid ve Fetö ye çare aramaktadır.

DİB, farkında değilmidir ki FETÖ gider, bir başkası gelir. Yoksa DİB nın derdi yerine ikame edecekleri cemaatleri bulmak mıdır?

Yaygın anlayış yeter ki cemaat olsun, tarikat olsun, yeter ki iktidara biat etsin, oy toplasın, meydanları doldursun. Maddi, manevi destek versin ve devletin kontrolünde olsun yapılmak istenilen bu mudur?

Yasayı tanımayan, yasalara karşı gelen ve bunu açık ve aleni olarak yapan DİB na hesap soracak bir savcılık var mıdır?     21.01.2017

1 Response so far »

  1. 1

    İbrahim Ünlü said,

    Bu duruma düşülmesinin ana sorumlusu devlet malını götürmenin zayıf bir devlet yapısıyla daha kolay olacağını bilen burjuvazinin çatı örgütü olan Tüsiad’dır. Devlet ve laik toplum yapısı çökerken Tüsiad üyesi şirketler varlıklarını kat be kat artırdı. Kamu malının yağmasına iştirak etti ve etmeye devam ediyor. Ne zaman Tüsiad’a dokunulur işte o zaman siyasi iktidar zora düşer. Görüntüdeki atışmalar kandırmacadan ibaret. Bütün olan biteni siyasi aktörler üzerinden okumamak gerekir diye düşünüyorum…


Comment RSS · TrackBack URI

Yorum bırakın