ÇEVRE KİRLİLİĞİ: İSTENMEYEN SESLER VE GÜRÜLTÜ

ÇEVRE KİRLİLİĞİ: İSTENMEYEN SESLER VE GÜRÜLTÜ

Psikolojik Danışman-Aile Danışmanı Hasan EFE’nin yazısı;

Kapılar, göz kırpan bahardan yaza açılırken kendinizi balkon, park ve bahçeye atma gereksinimi duyarsanız dikkatinizi bir an etraftan gelen seslere verin!

Kulağınızı sıyırıp geçen sesleri algılamaya çalışın. Bu arada birkaç dakika bedeninizi dinleyin, sonra fark ederek algılayın bu sesleri.

Neler hissediyorsunuz?

Bu seslerin hangileri sizin için gerekli?

Bu farkındalığı ev, iş yeri veya ofisinizde ya da yolculuk yaptığınız herhangi bir ulaşım aracında da gerçekleştirebilirsiniz. Odanızda çalışırken yan daire ve binadan gelen sesler sizin için bir engel oluşturuyor mu?

Bazen bir okulun (ilkokul, ortaokul, lise) önünden geçerken teneffüs giriş çıkışlarında zil sesi duyuyor musunuz? Bu sesinin yükseklik veya düşüklük seviyesini algılamaya çalışın. Bir caddenin kaldırımında yürürken araçların çıkardığı seslerle nasıl bir duygu durumu yaşadığınızı fark edin?

Bazı kişiler bunların hiç farkında değildirler. Çünkü işitmelerindeki eşik aralığı açıldığı için yüksek ses artık doğal gelmektedir onlara. Bir yaşam biçimi olmuştur bu…  

Yaşam alanlarımız; kentler, kasabalar güçlü bir gürültü üretmektedirler. 

Pek önemsemediğimiz, ama bizim sağlığımızı tehdit eden bu duruma kısaca göz atmaya ne dersiniz?

Gürültünün insan sağlığı üzerindeki olumuz etkilerini ele alan akademik çalışmalar yapılmak, ilgili bakanlıklar bu konuyla ilgili yasalar çıkarılmaktadır. Öte yandın kimi yöneticiler çözüm üretmeye çalışarak bir takım önlemler almak istemişlerse de köklü bir değişim olmamış.

Pek de olacağa benzemiyor!

Bir başka deyişle öğrenilmiş çaresizlik yaşanıyor, denebilir.

Sağlıklı olmanın en önemli özelliği, insanların yaşama biçimi ve onların kendilerine verdikleri değerdir. 

Bunun çözümünü, “Nelerle, kimlerle, nerede ve nasıl yaşıyoruz?” sorularındaki yanıtlarda bulabiliriz. 

Gürültü ya da istenmeyen seslerle ilgili farkındalığı yakalamak, yaşamımızdaki diğer sorunların yanında önemsiz gibi görünse de aslında en önemlilerini oluşturmaktadır. Çünkü seslerin frekans ve desibal aralıkları işitme eşiğini etkilemekte. Biz gürültüye yavaş yavaş alıştığımız için işitmedeki eşik aralığı değişir. Sonunda istenmeyen sesleri zihnimiz doğalmış gibi algılar. Bu nedenle gürültü bizi etkilemez. Oysa bu istenmeyen seslerle yaşamdan yavaş yavaş koparız. Birçok hastalığın yolu da açılır.

Yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya çıkan çoğu rahatsızlığın gürültüden kaynaklandığını bilmeyiz.

İstenmeyen sesler kardiyovasküler, fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıkları ortaya çıkarmaktadır. Bunlar; işitmeye zarar vermekle kalmaz, kişilerde huzursuzluk, uykusuzluk, sinirlilik dikkat ve odaklanma bozukluğuna neden olur. Çalışma verimini azaltıp düşünmeyi engelleyebilir. Sözcük çalışmaları ve öğrenmeler gürültüden olumsuz etkilenmektedir. Bu da eğitimde başarıyı düşürür.  

Kişilerde karakteristik özelliklerin değişimine neden olabilir. Sorunlu kişilerde bunaltılara yol açabileceği gibi onları çabuk sinirlendirip kızdırabilir. Kesik kesik ya da birden ortaya çıkan gürültü insanda adrenalin salgısı oluşturup kalp atış hızı ve solunum sayısını yükselterek kan basıncını arttırır.  Öte yandan dikkatte azalma ve uyku bozulmalarına neden olabilmektedir. Birden ortaya çıkan gürültü gözbebeklerini büyültür. 

“Çevresel gürültüler, insanın ruh sağlığını direkt olarak etkilemez, ancak mevcut ruh hastalıklarını hızlandırdığı ve arttığı gözlenmiştir. Çevresel gürültülerin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri çeşitli bulgular içerir: Endişe, duygusal stres, sinir bozuklukları, baş ağrıları, mide bulantısı, asabiyet, ruh hali değişimleri, sosyal çatışmalarda artış, elde edilen bulgulardır. Daha ciddi olarak da nevroz ve psikoz sayılabilir.” * (Vurgu bana ait, HE)

Ayrıca iş yaşamı ve çalışmalarımızı da olumsuz etkiler. Önemli bir iş üzerinde çalışırken kişinin dikkati dağılır. Okurken odaklanma sorunu ortaya çıkınca metnin algısı güçleşir. 

Gürültülü ortamda çalışılabilir, ama işin verimi ve yoğunluğu azalır. Genel olarak gürültü, yapılan işin miktarını etkilemez, ancak işin doğruluğunu etkiler. Gürültünün azlığı onun tehlikesini azaltmaz. Gürültülü bir yerde yaşayanlar bunu, kanıksar, onlar bu kirlilikten etkilendiklerini fark etmezler. Bu risk faktörünün neden olduğu sorunların temelini de anlayamazlar.  

Nüfusun ve araçların hızla artmasıyla gürültü, yaşamı yavaş yavaş tehdit eden çok önemli bir çevre kirliliği durumuna gelmiştir. Bizleri de pek çok yönüyle olumsuz etkilemektedir. Buna karşın insanlarımız çok önemli olan bu toplumsal sorunu bir risk olarak düşünmemektedirler.

Ne yapılmalı?      

Gürültüden korunmanın en etkili yolu, onun kaynağını denetlemektir. 

Örneğin okullardaki yüksek sesli zil öğrencileri zaman kullanımında pasifleştirmekte. Öte yandan okul çevresindeki yaşam alanlarını da olumsuz etkilemektedir. Zaman zaman bu konuyla ilgili şikâyetler ve istekler gazetelerin okuyucu köşelerine yansımaktadır. Yöneticiler bunun önüne geçmelidir. 

Mahallelerde bağırarak ya da megafonla satış yapan sokak satıcıları (özellikle kenar mahalle sakinleri etkilenmekte) için gerekli önlem alınmalıdır. Eğlence yerleri sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Okul ve işyerlerinde sağlık eğitimi çalışmalarına önem verilmeli bu konuda toplumun duyarlılığı artırılmalıdır. 

Özellikle belediye, emniyet ve jandarma görevlileri gürültü ile ilgili mevzuatta, gürültü limit değerleri konusunda sık sık eğitilmelidir. Bu alana yeni atanmış ya da geçici olarak görevlendirilenler bile gürültü konusunda eğitilmiş olmalıdır. Duyarlı olan görevliler iş başına getirilmelidir.

Bu alanda uygulanacak yaptırımlardan taviz verilmemelidir.

Konuya ilişkin değişik yasa ve tüzükler bulunmaktadır. Mevzuattaki bu farklılıklar giderilmeli, etkin denetim ve kontroller yapılmalıdır. Her kurum kendi üzerine düşen görevi yerine getirmeli, yetkiyi bir başka kurumun aktarmamalı. Yerel yönetimlerin ve işverenlerin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri sıkı bir şekilde izlenmelidir.

Bu konu üzerinde ciddiyetle durulursa gürültü kontrol edilebilir. 

Romalılar bile insanların rahat uyumaları için iki tekerlekli roma arabalarını gece yola çıkmalarını yasaklayarak insan sağlığına önem vermişlerdir.

Yüzlerce yıl sonra bizler yaşam alanlarımızda istenmeyen sesleri niye kontrol edemeyelim!

Kaynaklar:

Çevre ve Orman Bakanlığı “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”

Prof. Dr. Sevtap Yılmaz Demirkale, Gürültünün İnsan Üzerindeki Etkileri, İTÜ Mimarlık Fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (*)

Dr. Çiğdem Güner, Araş. Gör., Gürültünün İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri, Kocaeli Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

1 Response so far »


Comment RSS · TrackBack URI

Yorum bırakın