ARZUHALİMDİR

ARZUHALİMDİR

LANETLİ ALKOL

Diyanet TV’ de yayınlanan bir programda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerinden biri, alkollü içecek üreten, taşıyan, sunan, servis eden ve alkolden kazanç sağlayana “lanet” edildiğini ileri sürmüştü. 

Şimdi bu Yüksek Kurul üyesi zata sorum şu; Alkolün ham maddesini üretenlerin durumu nedir bu fetvaya göre? “Üzüm” alkolün en başta gelen ham maddesidir üzüm üreticileri de lanetli midir sorusuna ne cevap verir acaba? Bir de kolonya var alkol kullanılıyor buna ne der? Ha bir de hani kıçı, başı yarıldığında o bölgeyi temizledikleri malzeme de alkol var lanetlenir mi kafasında ki yarayı temizlerken? O ne cevap verir bilemem ama bence en kısa zamanda bir psikologa gitsin orada kesin tedavi olur… Bu arada şu soruyu da sorsun psikologa “devletten aldığım maaşta alkolden alınan verginin payı var ben lanetli miyim?    

HATIRLIYOR MUSUNUZ ANAYASA MİTİNGİ YAPACAKTI CHP?

Anayasa Mahkemesinin TİP Milletvekili Avukat Can Atalay için vermiş olduğu hak ihlali kararının tanınmaması üzerine “Anayasa’ya Saygı’ adıyla bir miting yapacağını 4 Ocakta CHP Genel Başkanı Özgür Özel duyurmuştu;  “14 Ocak Pazar günü ‘Geleceğimize sahip çıkıyoruz’ dediğimiz büyük miting için saat 13.00’te tüm vatandaşlarımızı, siyasi partileri, STK’ları, geleceğe sahip çıkmak isteyen herkesi Tandoğan’a davet ediyorum.” Hatırlıyor musunuz bu çağrıyı?

Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde dokuz askerin şehit olması sonucunda mitingi Şubat ayına ertelendi, olmadı. Aradan geçen iki ayda CHP den mitingle ilgili tık yok. Öyle ki 3 Mart Devrim Kanunlarının 100 ncü yılında bile bunu düşünemediler.   

Teşkilât-ı Esasîye Kanununun (1924 Anayasası), kabul edildiği 20 Nisan 1924 günü 100 ncü yılını bekliyorlarsa ki bu tarihte mutlaka yapılmalıdır. Ancak yerel seçim arifesinde al takke, ver külah mitingleri yanında halen zaman varken tüm Türkiye de aynı gün yapılacak bir Anayasa’ya Saygı Mitingi ile ses getirmeliler. Yoksa “atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur…”

DİLİN KEMİĞİ YOK

Yerel seçim arifesinde iktidar kanadından sarf edilen öyle sözler var ki “Dilin kemiği yok” deyişi yanında yılların politikacısı rahmetli Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” sözünün gerçekliliğini hatırlatıyor

“…Bizim ne 30 yıllık belediyecilik ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde oy tercihinden dolayı vatandaşa ayrımcılık yapmak yoktur…”

Benzerleri pek çok defa tekrar edilen Hatay mitinginden şu sözlere ne dersiniz. “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı.” Yalancının mumu…

“…Yani vatandaşın gözünden kaçırmaya çalıştığımız hiçbir gizli saklı işimiz yok. Adeta cam gibi şeffafız…”

İşte bütün mesele burada açık ve net kaçırıyorlar ama bazı gözlerde ki perde görmeye mani oluyor.

“…Türkiye son bir haftadır artık geride kaldığını düşündüğümüz tek parti faşizminin en ilkel hallerine şahit oluyor…”

Kast edilen CHP nin tek parti dönemi de olsa bu günkü iktidarı ve uygulamalarını bundan gerçekçi ifade eden bir söz olamazdı.

“…Son 21 yılında attığımız her demokratikleşme adımına karşı çıkanlar bunlar değil miydi? Her türlü engele rağmen hak ve özgürlükler konusunda sessiz devrim gerçekleştiren bize demediklerini bırakmayanlar bunlar değil miydi? Yasakçı zihniyete verdiğimiz mücadeleye rağmen sizinle aramızı bozmaya çalışanlar bunlar değil miydi?…” 

İşte ağızlarına yakışmayan sözler demokratikleşme ve devrim. Ha, Karşı Devrim derse o zaman olur.

Demokratikleşme Milletvekili Can Atalay’ın hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulması mıdır?

Demokratikleşme cezaevinde ki 5 emekli generalin tahliyesi için Adli Tıp Kurumunun düzenlediği ‘kocamışlık ve sürekli hastalık’ raporunun bir yıla yakın süredir Cumhurbaşkanlığında imza için bekletilmesi midir?

“…Kent uzlaşısı diye bir şey uydurdular, kimin eli kimin cebinde belli değil…” 

Kent uzlaşısını bilmem ama bildiğim devlet ihale uzlaşısı var ki özellikle yandaşların eli devletin cebinden hiç çıkmıyor…

“…Ben anlamıyorum niye hâlâ altın veya döviz alınıyor. Halbuki açıkça da söyledik, TL bu süreçte değerlenecek…”

O zaman geçilmeyen köprüden, uçağın inmediği havalananından, kotayı tutturamayan şehir hastanesinden yandaşlara ödeyecekleri farkı TL ile ödeyeceklerini hemen açıklasınlar.

“…Yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim…”

Önce bir düşünün o hakikat sonrasında size hakaret davası olarak dönmesin. Malum, 2022 yılı sonu itibariyle “Erdoğan’a hakaret ettikleri gerekçesiyle haklarında dava açılanların sayısı 44 bini geçmiş…

Ve de son sözümdür bu arzuhalde;

Bu yerel seçimler sadece bir belediye seçimi, muhtar seçimi değildir.

Bu seçim;

Türkiye Cumhuriyetine, laik ve demokratik hukuk devletine, Anayasaya, çağdaş ve laik eğitime sahip çıkmaktır.

Devletin her kademesinde kadrolaşan tarikat ve cemaatlere dur demektir.

Türkiye Cumhuriyetini siyasal İslam teorisi ile şeriat ve hilafet rejimine döndürmek isteyenlere dur demektir.

Ümmete değil millete, otokrat sisteme değil parlamenter sisteme, bölünmez bütünlüğümüze sahip çıkmaktır.

Çocuklarımıza ve torunlarımıza aydınlık, çağdaş yarınlar için son çıkışlardan biridir. Yön ve taraf iyi tayin edilmelidir.

Sağlıcakla kalın…                                            15.03.2024

Yorum bırakın