YOK EDİLEN MİLLİ EGEMENLİK
23 Nisan 1920, Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği bu tarihten, 23 Nisan 2024 ye geldiğimiz 104 ncü yılda bizlere bu günleri armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi şükran ve rahmetle anarken 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı sevgi ve saygıyla kutluyorum.
Bayram kutlamaları etkinlikleri çerçevesinde hazırlanan programları incelediğimde, reklam panolarına göz attığımda bu bayramda öne çıkarılan öğenin Çocuk ve çocuk bayramı olduğunu, deyim yerinde ise Egemenlik kavramının yok sayıldığını gördüm. Hâlbuki çocuklarımızın geleceği Ulusal Egemenliğin uygulanması ile güvence altına alınacaktır ve içinde bulunduğumuz süreçte ise bu ilke yok sayılmaktadır…
Hâkimiyet yani Egemenlik sözlük anlamı ile “bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir” Milli Egemenlik ise “Egemenliğin, yani devleti kuran, yöneten en üst gücün, kişilere veya belli zümrelere değil, doğrudan doğruya millete ait olmasıdır.” “Halkın kendi kendini yönetmesi, kendisini ilgilendiren kararları doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla kendisinin alması demektir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çeşitli söylevlerinde dile getirdiği ve vazgeçilmez bir hak olarak gördüğü Kurtuluş savaşı ve devrime giden yolda öncelikli ilkesi olan Milli Egemenlik kavramı ilk defa 1921 Anayasasında (Teşkilat-ı Esasiyye Kanunu) yer almıştır. “Madde 1- Hâkimiyet bilâ kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir (dayanır)”
1924 Anayasasında (Teşkilat-ı Esasiyye Kanunu) ise Egemenlik 3ncü maddede “Hâkimiyet bilâ kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir.” denilirken bu yetki 4ncü madde de “TBMM, Milletin yegâne ve hakiki mümessili olup Millet namına hakkı ve hâkimiyeti istimal eder” (Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır.”) hükmü ile TBMM ne devredilmiştir.
1961 Anayasasında ise Egemenlik yine Türk Milletinindir denilirken yetkili organlar eliyle kullanılacağı belirtilmiş ve yürütme ile yasamanın devlet kurumları aracılığı ile denetlenmesi amaçlanmıştır. “Madde 4- Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir. Millet egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
1982 Anayasasında Egemenlik 1961 anayasasında ki haliyle “Madde 6” da yerini korumuştur.
Görüldüğü gibi tüm Anayasalarda “Egemenlik” amir hüküm olarak korunmuş ve Türk Milletinin egemenlik haklarının korunması anayasal kurumlara görev olarak verilmiştir.
Ancak; 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda adına “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen, parlamenter sistemi yok ederek rejim değişikliğine yol açacak, Milli Egemenliği Meclisten alıp Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine devredecek ve giderek tüm yetkilerin tek adama devredileceği anayasa değişikliği kabul edilmiştir. Bu değişiklikle; Anayasanın 6ncı maddesinde kendini bulan Milli Egemenlik kavramı yok edilerek bugün;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileri kısıtlanmış, denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiş, denetimsiz bir yürütme organı yani iktidar yaratılmıştır. Cumhurbaşkanı, kararnameler yoluyla Meclisin yasama yetkisine fiilen ortak olmuştur. Yasama, yargı ve yürütme gücü yani egemenlik bir kişiye teslim edilmiş hukukun üstünlüğü yok edilerek üstünlerin hukuku geçerli olacak düzenleme getirilmiştir. Yani egemenlik bir kişiye, bir zümreye, bir sınıfa bırakılmıştır.
Türkiye, 1921 Anayasasında yerini bulan ve sonrasında gelen tüm anayasalarda yer alan “Milli Egemenlik” kavramından gün geçtikçe uzaklaştırılmakta saltanat ve hilafet yolunda tek adam, otokrat, otokrasi bir rejime doğru yol almaktadır.
Bu sistem ve düzen ne zamana kadar devam edecektir? Milli Egemenliğimize sahip çıkmak her Türk vatandaşının görevidir ve bu görev Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1 Mart 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisinin 1nci dönem 4ncü Yasama yılı açılışında yaptığı konuşmasında ki şu sözleri ile bizlere görev olarak verilmiştir.
“Hiç şüphe yok, Devletimizin ebed (ebediyen) müddet olması için, memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mesuliyeti için, hayatımız, namusumuz, şerefimiz, istikbâlimiz için ve mukaddesatımız ve nihayet her şeyimiz için behemehâl (her durumda) en kıskanç histerimizle, en açık teyakkuz (dikkatimiz) ve intibahlarımızla ( uyanıklığımızla) ve bütün kuvvetimizle hâkimiyet-i millîyemizi ( Ulusal Egemenliğimizi) muhafaza ve müdafaa edeceğiz…”
Atatürk’ün bizlere verdiği bu görevi yerine getireceğine inandığı gençlere bu görevi Gençlere hitabesinde belirtirken çocuklar içinde söylediği şu sözler unutulmamalı ve gençlerle, çocuklarımıza bayram etkinlikleri içerisinde Egemenlik kavramı da belletilmelidir…
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” 22.04.2024